Mutlulugun bana yeter,
Kalpsizken kalbin yeter,
Senden dileyim 1 tek,
Beni Sev bana yeter...
* * *
Sensiz Ben hic kalamam,
Tek bawima yawayamam,
Bir Tek Seni Sevdim,
Senden bawka hic Kimseyi,
Kalbimde saklayamam...
* * *
Sensizken yanliz kaldim,
Kendi-kendime sordum,
Ben neyledim,ne yaptim?
Cevabi sonum oldu,
Cok kötü bir kader oldu...
* * *
Seni sevdim bikmadan,
Usanmadan,yorulmadan,
Sevdim seni dayanmadan,
Yanlizliga dayan gönül...
imza: Savage_man
Her gün biraz daha yabancılaştım kendime
Ayın güneşe, kalemin silgiye yabancılaşması gibi
Ben yazdım sen sildin
Sen yazdın ben sildim..
Kaşlarım çatık yine bugünlerde
Haklıyım ama
Gülmek için bi nedenim olmadı ki hiç
Hani sen arkanı dönüp gittin ya
Aslında sen benden hiç gitmedin
Fatketmedin ama
Giderken bende seninle geldim
Çatık kaşlarım kaldı benden geriye..
Neye hasret kaldığımı unutuyorum bazen
Telefon çalıyor
Açsam mı? Açmasam mı?
Senle dinlediğimiz o şarkı çalarken
Niye açayım ki?
Sanki yanımdasın
Yine her zaman ki gibi tatlı tatlı gülüyorsun
Sen gülüyorsun ben seyrediyorum
İçimi ısıtıyorsun..
Birden bir titreme geldi
Üşüdüm sanki
Arayan kişi vazgeçmişti anlaşılan
Şarkımız kesilmişti
Sessizlik...
Soğuk...
Sensizlik...
Yanlış anlama hemen
Ben hep senleydim ama
Az önce içimi ısıtan gülüşün yoktu yanımda..
Yine gülerken yakaladım kendimi
Utandım...
Çattım yine kaşlarımı
İhanet saydım gülüşümü
Her güldüğümde sendeki ben bana…
Aynı değilmi fikrimiz,
Niye böyle parçalandık
Bir'e değilmi zikrimiz,
Niye böyle parçalandık.
Sancak aynı bayrak aynı
Güneş aynı toprak aynı
Bir kökteyiz,yaprak aynı,
Niye böyle parçalndık.
Ayrı olsa da dilimiz
Olmaz yabancı elimiz.
Mürşit birdir,bir velimiz
Niye böyle parçalandık.
Bunlar kötü şunlar iyi
Ben sen ötekiler deyi
Bölüşemek,bilmem neyi,
Niye böyle parçalandık.
Cennet gibidir yurdumuz,
Kahraman şanlı ordumuz.
Asildir herbir ferdimiz,
Niye böyle parçalandık.
ÖZDEMİR yurdum insanı,
Albayrakta kızıl kanı.
Hepimiz kardeşdik hanı,
Niye böyle parçalandık.
"Kim erdemine inanarak ve sevabını umarak Kadir Gecesini ihya ederse Allah onun bütün geçmiş günahlarını bağışlar" HADİS
Bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesinde, kainatın yaratıcısı ve alemlerin Rabbi bağışlayıcı ve acıyıcı yüce Allah tüm dualarınızı kabul etsin.
Bin damla serilsin yüreğine, bin mutluluk dolsun gönlüne, bütün hayallerin gerçek olsun, duaların Kabul olsun bu gece. Kadir gecen mübarek olsun..
Bu gece bin aydan daha hayırlı olan Kadir gecesi. Kulun Rabbine yakın olduğu gecelerin en önemlisi? Kendisine dua edenleri geri çevirmeyen, günahları bağışlayan, her şeyi bilen, gören ve duyan Yüce Allah tüm dualarımızı kabul etsin.
Bu gece bundan sonra peşpeşe gelecek…
Adı 'Sevgililer Günü' olsa da, aslında ön hazırlıklar, basında çıkan haberler, alınacak hediye ve gidilecek mekan önerileri, sonrasında yorumlar derken aslında ay bütünüyle 'Sevgililer Ayı'.
Birçoğumuzun sevgililer gününü tamamen ticari bulduğunu ve bu sebeple kutlamayı reddettiğini biliyorum. Evet, bu günün diğer özel günler gibi ticari bir yönü de var elbette ama bu tuzaklara düşmeden de bugünü kendimize özel hale getirmek mümkün.
Evimizde baş başa yiyeceğimiz bir yemekle, eşimize hiç sebepsiz hediye edeceğimiz birkaç güzel cümleyle bize özel bir kutlama yaratmak hiç de zor değil.
Birçok çift için bu özel günü kutlamaya direnç göstermenin bir başka sebebi de "evli olmak". Çünkü…
- Buralara nasıl geldim? Bilmiyorum. İstediğim hayatı mı yaşadım? Gençlik hayallerim bunlar mıydı? Kesinlikle hayır! Şu anda yetmiş yaşındayım ve gençliğimden beri ilk defa kafam bu kadar berrak. Yazık, insan hep bir şeyleri kaybetmek üzereyken değerini anlamaya mahkum mu? İşte yetmişindeyim. Şairin hesabına göre yolun sonuna geldik. Reverans yapıp sahneden ayrılmanın zamanı. Gençken seyrettiğim "Braveheart" isimli filimden bir cümle hatırımda kalmış. "Herkes ölür ama kaç kişi gerçekten yaşar ki?" İşte ben de herkes gibi ölüyorum. Maalesef yaşamadım. Dünyaya gelmem sekiz saat sürmüş. Başıma gelecekleri bildiğimden olacak çıkmak istememişim herhalde. Sonra sekiz yaşına kadar kreşlerde büyüdüm. Ne büyüyüş! Eğlenceli ama buruk.…
- O sabah her zamanki alışkanlığının zıddına çok erkenden kalktı uykudan. Erken kalktığın da sevindi; çünkü bugün çok önemli bir iş görüşmesi için arkadaşlarıyla birlikte başka bir şehre gideceklerdi…
Tuvalet ihtiyacını giderdi…Sinek kaydı tıraşını oldu ve yeni aldığı markalı tıraş losyonundan süründü… Kalktığını gören ve şaşkın şaşkın kendisini seyreden annesinin, zevk alarak, hazırladığı sabah kahvaltısını yaptı…
Üzerindeki çizgili pijamayı çıkararak, sabahtan ütülendiği sıcaklığından belli olan elbisesini giyindi…Çıkmak için dış kapıya yöneldiğinde giyeceği ayakkabının boyalı olup olmadığına baktı; uygun olanı seçti ve ayağına giyindi…”Allah’a ısmarladık anne, belki akşama gecikirim, beni merak etme, duruma göre telefon eder seni bilgilendiririm” diyerek evden çıktı…
Asansöre doğru…
- kuru topraklardır besleyen ölümü.ölüm bir mucize,bir varoluş veya bir masalın başlangıcıdır.son olamaz çabalasa da kalbin nefessiz kalsa da!
yüreğind depremler,damarlarında seller,beyninde fırtınalarla başlar senin mucizen;yaratılmaış veya yaratılacak senaryoları göremeden.çok uzak olsanda yanındasındır göyüntülerin ve dünya denilen gecekondunun.insan kuzeye gittikçe güneyinden uzaklaşmazmı?ama sen yanında götürmelisin güneyini de,batını da...kararlar alınır,kimbili kaçıncı sürecin başlar,geleceğe adımın attırılır,sanal senin için biter.artık asıl mekanındasın,yağmursuz sel suları,karsız tipiler,rüzgarsız fırtınalar içinde.nefes aldıkça acı çekersin,akciğerlerine binlerce cam parçacığı batar, çünkü artık özündesin,asıl olan budur,benliğinden kaçamazsın.gerçek heryerdedir,geri dönüşü asla yok...
güneşin esaret,dünyan kurallardır.burada yani hakikat dünyasındasın,acınırsın,acıtamazsın,acıyamazsın ve kesintisiz acı çekersin çünkü gerçek acıtır!!!
ihtiyacımız var,muhtacız,bitap düşmüşüz.neye yarar mutluluk,neye yarar sevgiler.zifiri karanlıktasın,mantık…
- Dostoyevski'nin hayatını değiştiren olay neydi biliyor musunuz?
Kendi idam sahnesi...
Çar'ın baskı döneminde, arkadaşlarıyla bir sohbet grubu kurmuştu. Yakalandı. 28 yaşında idam isteğiyle yargılandı.
Mahkemenin sonucunu beklediği gece hücresinden alındı. Ölüm kararı yüzüne karşı okundu. Papaz günah çıkarttırdı. Gözleri kapalı olarak bir direğe bağlanıp, müfreze karşısına geçirildi.
"Ateş" emrini beklerken gerçek karar bildirildi kendisine...
Aslında mahkeme 8 yıl hapis vermiş, Çar bunu 4 yıla indirmişti; ama ona ders olsun diye böyle bir gösteri planlanmıştı.
Böylece "ölüm"le tanıştı; oysa bu sefil oyunda asıl keşfettiği şey, "yaşam"dı.
Stefan Zweig'a göre 4 yıl sonra yaralı parmaklarından zincirleri çıkardıkları zaman sağlığı bozulmuş, şöhreti uçup gitmişti, ama kırık dökük bedeninden her…