Uluslararası Af Örgütü yayınladığı 73 sayfalık raporunda Suudi Arabistan'daki Muhaliflerin bastırılması, insan haklarının ihlal edilmesi gerçeğini gözler önüne serdi. Suudi Arabistan'da muhalifler mahkeme kararı olmadan suçlanıp uzun süre tutuklanıyorlar. Egemen hanedan rejimine muhalefet edenler ve rejimi eleştirenler terörle suçlanıyorlar. Özellikle Suudi Hanedanı açıkça insan haklarını ayaklar altına alıyor. Suudi rejimi ayrıca, özellikle doğu bölgelerinde yaşayan Şii Müslümanlara karşı ağır bir insan hakları ihlalleri dayatmaktadır. Arap ve Kuzey Afrika ülkelerindeki Müslüman halk kıyamlarının başlaması ve dikta rejimlerin devirmelerinden sonra, Suudi Arabistan hanedan rejimi bu ülkedeki Müslüman halk kitlelerinin özgürlük ve bağımsızlık mücadelesinin gelişip zirveye ulaşmasından korkuya kapılıp, sert önlemler aldı. Suudi Arabistan'ın Sünni ve Şii Müslüman Halkı Amerika işbirlikçisi rejime karşı eleştiri ve protesto gösterilerini arttırmış bulunuyorlar. Suudi Arabistan halkı ıslahat ve reform taleplerini gündeme getirdiğinde terörizmle suçlanıyor, tutuklanıp ağır işkencelerden geçiriliyor ve idam ediliyor. Nitekim 6 protestocu Suudi güvenlik güçlerince öldürüldü çok sayıda masum insan da yaralandı. 16 seçkin ve etkin muhalefet öncüsü gençler ve düşünürler de tutuklanıp, 5 ila 30 yıl hapis cezasına mahkum edildiler. Bu mahkumlar avukat tutma ve kendini savunma hakkından da mahrum bırakıldılar. Suudi Arabistan günde 10 milyon varil petrol üreterek batılı şirketlere peşkeş çekiyor. Bu nedenle Amerika başta olmak üzere Petrol uğruna Suudi rejiminin dikta ve baskıcı, insan hakları ihlallerini göz ardı ediyorlar. Suudi Arabistan rejimi İslami değerlere aykırı olarak Kadınlara Hiç bir hak ve özgürlük tanımıyor. Kadınlara siyasi ve toplumsal alanda faaliyet yapmalarına izin vermiyor.

Bütün insan hakları ihlallerine rağmen Amerika başta olmak üzere Suudi rejiminin petrollerini yağmalamakla kalmıyor, bu ülkeye ve öncülük yaptığı Fars Körfezi İşbirliği konseyine üye Hanedan rejimlerine yüz milyarlarca silah satıyor ve silah sanayisini bu yoldan ayakta tutuyorlar. Silah satışının gereği olarak bölgede güvensizlik ve ihtilaf yaratmak gerekir. Bu nedenle batılı sömürgeci devletler bölge ülkelerini bir birine karşı tefrika ve çekişmeye sürüklemeye çalışıyorlar. Nitekim Fars Körfezi bölgesindeki Arap rejimleri 2010 yılında 123 milyar dolarlık silah alımıyla, en büyük silah tedariki hamlesini yaptılar. Amerika'dan sağlanacak bu silah alımlar için, Suudi Arabistan'ın 67.78 milyar dolarla ilk sırada yer almaktadır. Halbuki İslam aleminde milyonlarca insan açlık ve hastalık içinde kıvranmaktadır. Fakat Suudi Arabistan Amerika ile batılı sömürgeci güçlerin desteğini almak için silah alımlarını gerçekleştirip çürümeye bırakıyor. Buna ilaveten NATO genel sekreteri de Suudi Arabistan ile bölgedeki diğer dikta hanedan ve monarşi rejimlerini NATO ile yakın işbirliği yapmaya çağırmış bulunuyor. Almanya'da İktidarda bulunan Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi, Hıristiyan Sosyal Birlik Partisi ve Hür Demokrat Parti ise Almanya'nın ağır silahlarla ve özellikle 200 adet Leopard-2 tankı başta olmak üzere Suudi Arabistan'a Kârlı silah satışını gerçekleştirmeye çalışıyor. Almanya hükümeti bu bağlamda ; Silah satışında insan haklarının kendileri için önemli bir rol oynadığına, Suudi Arabistan'ın kendilerinin kabul etmediği bir rejime sahip olduğuna rağmen Suudi yönetiminin Almanya’nın en önemli ortaklarından biri olduğunu kaydedip, Suudi Arabistan’ın Fars Körfezi bölgesinde bir istikrar unsuru olduğunu, Arap dünyasında önemli bir rol oynadığını, bunun yanı sıra Almanya’nın politik çıkarlarının korunması ve bölgenin istikrarlı hale getirilmesinin de önceliğe sahip olması gerektiğini, bu nedenle bu ülkeye silah satılması gerektiğini ileri sürmüş bulunuyor

Нравится 2